19 Nisan 2013 Cuma

Gittiğim yerden..

Kova burcuyum ben. 
(Oldum olası hep böyle diyip sıyrılmışımdır zaten çoğu şeyden ;)))  

Özgür olmalıyım, özgün olmalıyım. 
Farklı insanlarla çevrilmeliyim. İki gram aklını evirip çevirip kendini Einstein kılığına sokan insanlarla değil, bazen sorusuyla güldürse bile içtenliğiyle hayran bırakan insanlarla olmalıyım.. 
Hayal kurmalıyım. Hatta hayattan memnun değilsem gözlerimi kapatıp kendi kurduğum dünyama gülümsemeliyim. Bunu yapmazsam ölürüm.. Onu, göreceğim yerleri, sevdiklerimin ve benim en güzel günlerimizi hayal etmezsem ölürüm.. 
Gülmeliyim. İçten ama.. Çocuk gibi.. Hatta nefessiz kalıp garip sesler çıkarma hakkımı da kullanmalıyım gülerken. 
Her şeyden birazcık olsun dediğim hayatımda bu aralar en çok istediğim uzun bir yola çıkmaktı. Yanımda O.. Radyo da sözlerini hiç anlamadığım, zaten sözlerini dinleyecek kadar da hüzünlü olmadığım bir şarkı..

Hiç olduğun yerde durmakla kaçırdıklarını düşündün mü? Ben düşündüm. Hem de bugün bana bırakılmış bir mektupla..  Cebime sıkıştırmış Can amca.. Hiç eskimemiş kağıt, sanki dün yazılmış.. Bana yazılmış. Benim için yazılmış.. 


Eskiden bedenine sığmıyorsun sen derlerdi. Sanırım haklılardı. 

Bu hayat benim ve ben yarın planlarını yaparken bir anda elimden alınabilirdi. Ben daha bu yola çıkmamışken, onu bulacak cesareti toplamamışken hem de.. 

Şimdilik bu kadar.. Çok güzel bir sahildeyiz şu an.  Rex biraz koşsun, biraz denize girsin diye durduk. Yolumuz uzun ama bir o kadar da zamanımız var.. 

Haydaa.. Dur oğlum demeye fırsat vermeden Rex dışarı fırladı bile.

Diğer yandan hadi yazdığın yeter diye arabanın camından uzanıp bakan biri var şu an. Bana hem cesaret, hem de huzur veren o gözler öyle güzel bakarken nasıl devam edebilirim ki şimdi? 



7 Nisan 2013 Pazar

"Hayal kur ve gülümse dedim sana!" Bir dost.. ;)

Filmlerinde kötü adam tarafından hazırlanan ve "bir dost" imzasıyla gelen o mektupları bilirsiniz.. Bu sefer benden bir kaç kişiye gittiler! Ama korkutmak için değil.. Hayal kurdurmak, gülümsetmek için.. :)

Geçen hafta kuzenimin doğum günüydü.. Yanında olamadım, ben de onun yerine güzel geleceğimizden kesitler hazırladım, yolladım! Mutlu yıllar kuzim benim.. Dostum.. İyi ki varsın :)








kıh kıh kıh :)))

Geçen hafta ayrıca en sevdiğimin, pek sevdiklerinin doğum günü vardı. Aslında ona hediye hazırlamamın en büyük nedeni, onun daha önceden çoook düşünceli bişi yapmış olmasıydı. Hani sizi yıllardır tanıyanlar, güya dostlarınız, sizi çoook sevenler yapmazken bişi, hiç beklemediğiniz biri bişi yapar ya.. İşte onu yaptı. Ondan hem şaşırtılmayı, hem de gülümsetilmeyi hak etti :)

Kurabiye sevilenler için yapılan özel bişi biliosunuz. Tabii ki hediye olarak yine kurabiye yaptım :) Bi de minicik kutucuklar. Yine hayallerden minicik kesitlerle tabii ki ;)


En sevdiğimin, en sevdiğini de düşünmemezlik yapılmazdı. Delikanlı çocuğumuz, iyi ki var ;))



Hediyeler iyi hoş da asıl olay hayal kurmak.. Ben profesyonel bir hayal kuranım, kendim için, sevdiklerim için.. Tabi sevmediklerim için de kuruyorum. Aikidolu, karateli senaryolarım mevcut. Hatta o kadar ki tam bir gerizekalı, karşımda konuşurken, gözlerinin içine bakarken neler düşünüyorum size anlatamam :) Tabi kafamı da sallıyorum, hıı hıı diye. O an bir soru gelse "hııı?" demektense hiiç korkmuuyorum! ;))

Bu arada bildiğiniz zormuş yani bu mektupları hazırlamak, dergileri tara kelimeleri kes, kelimelerdeki harfleri ayrı ayrı kullan.. Ölme eşşeğim ölme, ama Allah'tan öyle üşengeç biri diilim, bi de sonunda biri, hele ki sevdiğim birileri mutlu olucaksa, o zaman saatlerce uğraşmam gerekse de uğraşırım işte! Biz sevdik mi tam severriiizz koçlarııımm ;) (nerde tespihim :))

Hadi iyi pazarlar, yarın için hepimize sabırlar ;))

4 Nisan 2013 Perşembe

Gaziantep'te inceeekk vaarr..

Tam bir haftadır paylaşmak için can atıyorum, veee sonundaa zaman buldum! :) (Gören de aman aman yoğun sancak. Yaşlandık mıı, bahar havasından mı iş-spor-ev ve ZZzzz modundayım.)

Geçen hafta Gaziantep'e gittik iş için. Tedarikçileri görüp, bir müşteriyle toplantı yaptık geldik. Zaten iş için olmasa nerdeee biz de gezmek, görmek.. Ahh ahh ;) )


Sabah erkenden aktarmali gittik Gaziantep'e. Once islerimizi hallettik sonra oneriler üzerine İmam Çağdaş'a yemeğe gittik.. Herşeyden azıcık başladık menümüze, önce minicik lahmacun, sonra ali nazik.. Ye babam ye..  Gaziantepin tatlıları kadar bence tatlı insanları da meşur olmalı. Yani nereye gitseniz insanların yüzü gülüyor, size yardımcı oluyorlar, ikramda bulunuyorlar. Kaç memleket kaldı böyle bi diin bana?




Bu arada İmam Çağdaş dedik diye öyle kıktırık falan düşünmeyin. İçersi gayet itinayla tasarlanmış, ayrıca çalışanlar vızır vızır etrafınızda.


Bişi de itiraf etmeliyim. Uzun zamandır o kadar yemediğim için gece resmen saat ikiye kadar dağ gibi göbeğimi bir o yana bir bu yana döndürdüm durdum. En son 2'yi geçiyordu, sonra gözümü bir açtım saat 7:00! İş seyahatlari iyi hoş ama zamanınız her zaman kısıtlı. Hemencik giyinip başladık toplantılara. Eh iş kadını olmak kolay diil ;))


Toplantılar sonrasında kalan kısacık zamanda birazcık çarşısını gezelim dedik. Bakırcılar Çarşısı tam benlik. İncik cıncık bir sürü garip gurup şey arasında kayboluyor insan. Hepsi yöresel, çoğu da el emeği. Dedim ya tam benlik ;)





Sülük ne alaka sormadım :) En iyisi bilmemek diye düşündüm valla;)



Zincirli Bedesten hanına girer girmez bayraklar dikkatimi çekti. Ben çok uzun zamandır bu kadar bayrağı bir arada görmemiştim bile. Hepsine helal olsun...  



Atatürk de çok severmiş Gaziantep'i, ben de çok sevdim. İnsanlarını, yemeklerini, yapılarını.. Bir fırsat olursa kesinlikle gidilmesi gereken bir yer bence. Biz  iş seyehati için gidip, hiç bişi göremeden geldik diyebilirim. Fırsatınız olursa Kent Müzesine, Arkeoloji Müzesine, Kale'ye, Mevlevihane'ye, Savaş müzesine, St. Petros Kilisesine gidin. Bol bol resim çekin biz de gitmiş kadar olalım.

Gezelim, görelim, paylaşalım! Hayat en çok gezince güzel ne de olsa.. ;)

Buket
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...