27 Temmuz 2012 Cuma

Sivri topuklarım, benim canım cinayet aletlerim


Bu mükemmel iş gününde sıkılmayanlar, sinirlenmeyenler, ellerini kaldırsın ve lütfen sağ en üstteki x işaretini tıklayıp bu sayfayı kapatsın. Bu yazım, biz çıplak el yumruk atmak isteyenlere geliyor! Biraz kırıcı olucam onu da şimdiden söyleyeyim.. ;)

Bir bedende 5 ruh yaşayan bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki en çok yorulan bir elinde çantası bir elinde blackberry’si koşturmaya çalışan ruhum. Her akşam eve gidip 3 iş görüşmesi, bitmeyen bb yazışmaları ve mail döktürmeleri arasında diğer 4 ruhun bana alık alık bakması kadar içimi yakan bir şey yok sanırım bu aralar. Zaman yetmiyor diyorum onlara.. Oysa büyük bir yalan bu. Ben onları zaman yettirecek kadar, diğerine de “az bi dur arkadaş” diyecek kadar sahip çıkmadım sanırım. Şimdi duruunn diyorum da işe yarıyor mu? Şımarttık bir kez kurumsal ruhumu. Anlayacağınız ben ne dersem diyeyim kontrol onda bir süre sonra.

O ruhum sürekli gergin, sürekli haksızzzlııık diye bağırıp çağırmakta. Neden mi? Öncelikle adalete pek takık, fuzuli artisliklere el tersiyle yapıştırmadan rahat edemiyor, bir de salla deme kabiliyeti yok. İlla uğraşacak. Tabii küçükken izlenen kahramanların tüm etkileri bu ruhta. Haksızlık mı var, etek ceket yırtılıp alttan pelerin ve kırmızı cool bir kıyafet çıkacakmışcasına uçabiliyorum. Tabi gerçek hayatta pelerin dediğim aslında darmadağın ettiğim, oradan buradan sarkan saçlarım, kırmızı dediğim de sinirden renk değiştiren yanaklarım oluyor. Ne kahraman dimi? “Sakin ol ey iş kadını” diyorum içime de etrafta işine gelmediğinde “hallederiz yeaa” diye ağzını yamulta yumulta konuşan insanlar sayesinde zor oluyor bu.. Oysa yapılan işin prosesi bir kez doğru yapılsa, bir daha aynı şeyi 50 kez yaşamak zorunda bile kalmayız. Gelelim kısaca vermek istediğim mesaja. Aziz Nesinin sözleriyle hem de.. ;)




Deriiinn nefesss.. İşe devam. 

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...